Hasan Sabbah Ölümsüz

"Hasan Sabbah Ölümsüz” bir romanın ismi. Yazarı İlknur Altıntaş.

Hasan Sabbah’ın efsanevi kişiliği birçok yazara ilham verdi ve hakkında çokça roman yazıldı. Bunlardan en meşhuru da Vladimir Bartol’un Fedailerin Kalesi Alamut’tur. Bartol’un romanı 14 dile çevrilmiş ve onlarca kez baskısı yapılmıştır.

Vladimir Bartol başta olmak üzere konu üzerine yazan diğer yazarların çoğu da Hasan Sabbah’ı Alamut Kalesindeki fedailerine haşhaş içiren, onlar için sahte cennet kuran, bu sahte cennetteki "hurilerle” onların aklını çelen, fedailerine cinayetler işleterek terör şebekesine liderlik eden bir kötülük abidesi gibi tasvir ettiler.

Bin yıldır hakkında bu kadar karalama yapılan ve iftiraya uğrayan başka bir insan yoktur. Hakkında söylenmeyen yalan atılmayan iftira kalmamıştır. Hem yaşarken hem de öldükten sonra.

İlknur Altıntaş’ın "Hasan Sabbah Ölümsüz” romanını diğerlerinden farklı kılan bu iftiraların üzerine kurulu olmaması. Yazar zaten kitabın tanıtımını şöyle yapıyor:

"İftiranın kor demirleriyle dövülüp… Nefretin soğuk suyunda yıkanmış… Adı kirletilmiş bir adam!

Roman, adı yalanlarla kirletilen Hasan Sabbah’ın gerçek hikayesini anlatıyor. İftiralarla ve yalanlarla kirletilmeden. Tarihsel gerçeklere sadık kalarak.

İlk defa bir Hasan Sabbah romanında haşhaşiler yok, sahte cennetler yok, o sahte cennetlerdeki sahte huriler yok, uyduruk cinayetler yok.

Ya ne var? Hasan Sabbah gerçekliği var. Onun adalet, özgürlük, eşitlik arayışı var. Onun bilgeliği var, barış arayışı var. Onun bir İsmaili olduğu, bir Dai* olduğu gerçeği var. Bu gün olduğu gibi o günde mezhep farkı yüzünde insanların evlerinin işaretlendiği, yakıldığı gerçeği var.

Ortak karar verme var, ortak üretme ortak paylaşma var. İşte Hasan Sabbah’ı bin yıldır iftiranın ve kara propagandanın hedefi haline getiren şey bu. Ortak üretip ortak paylaşma, özel mülkiyeti ortadan kaldırma isteği.

Hasan Sabbah için bugün ki anlamıyla bir Sosyalist Federe Cumhuriyet kurmuştur diyebiliriz.

İftira ve kara propaganda bin yıldır sürse de Hasan Sabbah hakikati eninde sonunda ortaya çıkıyor işte. "Hakikat yenilmez sadece gizlenir! Mevsimler gelir geçer, yıllar… Gizlenir! Toprakta gizlenir suda, havada, bir kayanın dibinde, bir kuşun kanadında, bir dağ esintisinde. Bu gün ya da bin yıl sonra, bir anda güneş gibi doğar, aydınlatır tüm karanlığı…” diyor yazar.

İşte Hasan Sabbah hakikati size bir kitap kadar uzak şimdi.

 

*öğrenci mürid olanlar, yoldaş arkadaş

 

Kapat